BEHDÎNAN- Özel Dosya:
Gerilla İsyan Argeş: Werxele Direnişi Anıları- 2. Kısım
Aslında verdiğimiz savaş bu ülke içindir ve ne kadar bedel ödersek ödeyelim bu davadan asla vazgeçmeyeceğiz. O gece, pek çok asker öldürüldü, bunun yanı sıra savaşta savaşan sadık yoldaşlarımızı da şehit verdik. Ancak bu savaşın yürütülebilmesi için ağır bir bedel ödenmesi gerekiyor. Saldırdıklarında biz de düşmana karşı cevap veriyorduk. Askerler o kadar amaçsızdı ki; yani aralarında birbirlerine bağlanacak hiçbir şey yoktu. Asker ölüyor üzerine basıp geçiyor. Sadece para için savaşan pek çok asker var. Onların zihniyeti şu: “Ben ölmeyeceğim, yanımdaki ölsün.” Biz kendimiz bu olayın onların zayıflıklarını gösterdiğini belirtiyoruz. Gerillalara karşı mağlup oldular. Yani bugün askerlerine basıyorlar, ölüye basıyor ve geçiyorlar. Bu insanlığa aykırıdır. Yani bu kaybedeceklerinin de göstergesidir.
Savaşın ilk gecesiydi. O gece 50’ye yakın asker öldürüldü. İlk gece bizde de yaralanmalar yaşandı; Agır yoldaş, komutanımız yaralandı. Ağır yaralandı ama yarasına rağmen şunları söyledi: “Arkadaşlar, bu savaş zafere ulaşmalı!” Biz Türk Devlet’i gibi değiliz. Arkadaşlarımızı dışarıda bırakmıyoruz. Yaralıları uçurumlardan atmıyoruz. Bu bizim kültürümüz değil, ideolojimiz değil. Bir arkadaş, yaralı arkadaşını içeri getirmek için yaralanabilir. Yani yoldaşlığımız bu seviyede. Arkadaşlarımızı içeri aldık. Arkadaşlarla ilgilendik. İmkansızlıklar nedeniyle arkadaşımız şehadete ulaştı.
Agır yoldaş Cizira Botanlıydı. O bizim komutanımızdı… Örgüte ve Önderliğe çok bağlıydı. Bu bizim için ağır bir şehadetti. Ama intikamını almak gerekiyordu. Bunu bekleyemezdik. Demek istediğim, gerçekten zordu. Komutan bir arkadaşımız ve aynı zamanda genç bir arkadaşımız şehit oldu. Arkadaşlarımız onun şehit düşmemesi için çok çabaladılar. 28 yaşındaydı, o yaşında komutanlık yapıyordu. Kendisini tamamen adamıştı, bu seviyedeydi. Bu dava uğruna sonunda şehitlik mertebesine ulaştı.
Bu şekilde savaş devam etti. İlk gece çok ağır bir mücadele verdik. Birçok asker öldürdük. Şehit Şahin, Werxele, Şikefat Birindar’de düşmana teslim olun çağrıları yapıldı. “Teslim olun” çağrısını beklemiyorlardı. Hep bizi küçük gören yaklaşımları vardı, bize vurunca geri çekileceğimizi düşünüyorlardı. Kendi askerlerini kandırıyorlar. Askerlerini ölüme göndermek için kandırıyorlar. Yani ne olursa olsun bizim bedel verdiğimizi ve her zaman vereceğimizi biliyorlar. Bunun için asla geri adım atmayacağız. İlk gece böyle bitti. Çok fazla yorgunluk vardı ama bu yorgunluk insanların ayakları üzerinde durmasını sağlıyordu.
Zap stratejik bir yerdi. Düşman onu ele geçirmek istedi, çünkü geçen yıl Werxele’de başarılı olamadı ve Werxele’yi ele geçirmek istedi. Başka alanlarda hakimdi, burayı da alması onun için bir avantajdı.
Yoldaşlarımızın bize dışardan verdiği umut, Avaşin’de verdiğimiz sözleri yerine getirmemiz gerekiyordu. Bu bizim görevimizdi. Bu toprakları korumamız gerekiyordu. Savaş bu bölgede devam etti. Bu şekilde çok zaman geçti ve gerçekten büyük bir direniş gösterildi. İnsanlar gerçeği dile getirmediğinde sadece hayal olur ve tam olarak anlaşılmaz derler. Ama gerçekten böyle bir direniş yürütüldü. Yani bunun dile gelmesi gerekiyor. Bu bir tarih. Kürt halkı için, bu Kürt çocukları için unutulmaması gereken bir tarihtir. Çünkü şu anda bu kadar yasaklı silaha, bu kadar kimyasala karşı bu kadar direniş yapılıyorsa, bu direniş NATO Devleti’ne karşı da yapılıyor demektir. Türk Devleti’ne karşı değil, biz aslında genel olarak NATO Devleti’ne karşı mücadele ediyoruz. Şehit olan bu arkadaşlar aslında zafere ulaşanlardır ve o arkadaşların anılarının yaşatılması gerekiyor.
Werxele’de düşman gerçekten çok ağır saldırıyordu. Düşmanın gerçekleştirdiği saldırılarda birçok farklı silah, termobarik silahlar, farklı kimyasallar kullanıldı. Bizi ayakta tutan ve o tünellerdeki birçok kimyasala direnmemizi sağlayan şey, yanımızdaki yoldaşlarımızdır. Şehit yoldaşlarla ve Önderlikle olan bağımız böyle bir savaşı yürütmemizi sağlıyor. O tünellerde yoldaşlık çok önemlidir. Birbirinizi ayakta tutmanız çok önemlidir. Bu da bunun gerçek anlamda fedaice bir savaş olmasını sağlıyor. Bugün yanımızdaki arkadaşımız için kendimizi feda edebiliriz. O yoldaşımızın şehit olmaması için, bir parmağı kanamasın diye canımızı feda edebiliriz, bu doğrudur. Yani her yerde bu yapıldı.
O dönemde düşman bir ay boyunca bu şekilde kimyasal madde kullanmıştı. Patlayıcılar da çok fazla kullanıldı. Bir devlete karşı, başka bir yere karşı kimyasal silah kullanılmışsa o devlet düşmüştür. Ve biz o yasaklı NATO silahlarından kurtulmak için sadece küçük şeyler kullanıyoruz. En üst seviyede teknik işlerimiz var demiyorum ama boş durmuyoruz. Bunun bizi çok fazla etkilemesine izin vermiyoruz. Ama düşman her yolu deniyor. Örneğin, teslimiyet çağrısında bulunuyor. “Gel teslim ol” diyor. Yani bizi kolayca kandırmak istiyor. Bu konuda da biraz konuşmak istiyorum: Werxele’deydik. Tam bir ay geçmişti ve düşman çok saldırıyordu. Elbette ona da bir cevabımız vardı. Onların bir sürü askerini öldürdük. ‘Gel teslim ol, sana kola vereceğiz, bisküvi vereceğiz’ diyorlardı. Gelin teslim olun, sizi güzel bir yuvaya götüreceğiz.” diyorlardı.
Eğer durum böyle olsaydı, dağlarda bir kola için, bir bisküvi için, bir ev için bu kadar tekniğe karşı savaşan bu kadar çok gerilla olmazdı. Tabii ki farkındalar. Bunu talep ediyorlar ama ne olursa olsun bu devlete asla teslim olmayacağımızı da biliyorlar. Çünkü bugün özgür bir yaşam için, halkımızın özgür bir yaşam sürdürebilmesi için, geleceğin gençliğinin özgür bir yaşam sürdürebilmesi için canımızı feda ettik. Biz kendimizi siper ettik ve onların karşısında duruyoruz.
Bugün bir kurabiyeye aldanmıyoruz. Yani bu düzeyde çağrılar yapılması onların çaresizliğini gösterir. “Gel teslim ol, sana bunu vereceğim, sana şunu vereceğim” diyor. Bugün ben bu devlete teslim olursan, bugün yoldaşlarına ihanet edersen herkese ihanet etmiş olursun. Yani ne kadar çağrı yaparlarsa yapsınlar teslim olma hiç yaşanmadı yaşanmayacak. Bu bizim kendi ayaklarımızın üzerinde durmamızı sağladı. Neden? Çünkü en üst düzeydeki bir bağlılık vardı.
Kimyasallar kullandı ve bunun gibi birçok şey yaptı. Mesela şunu söyleyeyim, artık yeme içme ve birçok şeye imkânımız yoktu. Partinin en üst seviyelerde fırsat yarattığını söyleyebilirim ama bazen fırsat olmadığı için ve bu devlete karşı mücadele edebilmek için sadece kahvaltılık yedik, sadece peynir yedik, hafif şeylerle beslendik. (…)
Devam Edecek…